Okul Öncesi Dönemde Sosyal Gelişim
Sosyal gelişim, bireyin içinde yaşadığı toplumsal uyaranlarına, grup yaşamının kural ve zorunluluklarına karşı duyarlılık geliştirilmesi; bunun sonucunda da yaşadığı kültürde bulunan diğer kişilerle uyum içinde olma sürecidir.
Tüm kültürlerde, sosyal gelişim için kişiler arası etkileşim gereklidir. Her kültürde, sosyalleşmenin ilk ve en önemli temel noktası, büyüyen çocuğa, istenilir davranışlar kazandırmak, bu davranışları biçimlendirmektir.
Çocukların yaşları büyüdükçe, bedensel, psiko-motor, bilişsel ve dil gelişimlerinde belirgin ilerlemeler görülür ve gelişim alanlarının birbirleri ile etkileşimleri de çocukların sosyal davranışları için belirleyici olur. Üç yaşla birlikte, çocuğun sosyal gelişimin önemli aşamalarından biri olan çevreye açılma davranışında ve etkileşimde bulunduğu kişilerin sayısında artış görülür. Aile bireyleri dışındakilerle iletişim belirgin olarak bu dönemde başlar.
Sosyal psikologlar ve gelişim psikologları, başarılı yetişkin-çocuk, çocuk-çocuk etkileşiminin, çocukların sosyal, dil ve bilişsel alanlardaki gelişimsel yeterlilikleri için uygun ortamlar sağladığını belirtmişlerdir.
Sosyalleşmeyi, gelişimsel bakış açısı ile inceleyen Sullivan (1953), insanların farklı gelişim dönemlerinde anne-baba ve akranlar gibi özel kişiler arası ilişkilere gereksinimleri olduğunu, çünkü sosyal etkileşimde başarılı olmak için gereken sosyal becerilerin ve yeterliliklerin bu tür ilişkiler içinde öğrenildiğini ifade etmiştir. İnsanların şefkat, mutluluk elde etmek, kabul görmek, dost edinmek ve kendilerini iyi hissetmek için sosyal etkileşimlere gereksinimleri olduğunu belirtmiştir.
Gresham ve Elliott (1990) okul öncesi dönem çocuklarda sosyal becerilerin; işbirliği, sorumluluk, kendini kontrol ve atılganlık becerileri olduğunu belirtmiştir. Sosyal becerilerden yoksun olan çocuklar, karşılaştıkları problemleri çözmede sosyal becerilere sahip çocuklardan daha az seçeneğe sahiptirler ve bu nedenle çoğunlukla uygun olmayan davranış biçimlerini kullanırlar.
Sosyal uyum düzeyi azaldıkça çocuklarda davranış sorunları artar, akademik başarılarının düşük ve özgüvenlerinin yetersiz olduğu görülür. Sosyal beceri düzeyi yüksek ve empatik çocuklar sosyal olarak daha duyarlıdırlar, günlük kişiler arası problemleri çözmede daha fazla tekniğe sahip olduklarından sosyal ilişkilerinde daha başarılıdır, saldırgan değildirler ve akranlarıyla etkileşimi kapsayan daha fazla fırsata sahiptirler.
Sosyal beceri kazanımı yaşamın ilk yıllarından itibaren başlar ve hayat boyu devam eder. Sosyal beceriler eğitim sistemi içerisinde planlı programlı bir şekilde öğretilmeli ve çocuklara bu becerilerin günlük hayatta uygulamaya dönüştürülmesine yönelik fırsatlar verilmelidir.
Çocukluk dönemi bireyin çevresiyle tanıştığı dönemdir ve bu dönemde sosyal ilişkiler çok önemlidir. Bu nedenle sosyal beceriler çocuk için bir ihtiyaçtır. Sosyal beceriler çocuğun gelişimi açısından da önemli bir unsurdur.
Sosyal beceriler konusunda eksikliği olan çocuklar karşılarına çıkan sorunları çözmede sosyal becerileri kazanmış çocuklara göre çok daha az seçeneğe sahiptirler. Bu seçeneklerin az olması çocuğun istenmeyen davranışlara başvurmasına yol açmaktadır.
Sosyal beceriler konusunda yeterli düzeyde olan çocuklar ise sosyal hayattaki sorunlarını çözmede birçok seçeneğe sahip oldukları için sosyal ilişkilerinde, özel ve mesleki yaşamlarında daha başarılı ve mutlu olabilirler.
Sosyal beceriler, hem sözel hem de sözel olmayan davranışları içerisinde bulunduran, kişinin olumlu davranışları başlatmasını, bu davranışları devam ettirmesini ve bulunulan sosyal ortama uygun tepkiler vermesini sağlayan öğrenilmiş davranışlardır.
Bacanlı ve Erdoğan (2003) sosyal beceri ile ilgili tanımları üç başlık altında sınıflandırmıştır.
*Birincisi, çocukların akranları tarafından kabulünü öngören, akran kabulü tanımıdır.
* İkincisi, sosyal becerilerin çocuğun sosyal yönden pekiştirilmesini artıran ya da ceza alma durumunu azaltan davranışlar olduğunu kabul eden davranışsal tanımdır.
*Üçüncüsü ise sosyal beceriyi, çocuğun belli ortamlarda sosyal yönden önemli sonuçları tahmin edebilmesini sağlayan davranışlar şeklinde tanımlayan sosyal geçerlik tanımıdır.
Kuramlara Göre Sosyal Beceriler
Freud’a göre, sosyalleşme çocuğun anne babasıyla arasındaki duyusal bağın diğer kişilere uzantısıdır. Bir kimsenin toplum içerisinde etkili bir biçimde yaşayabilmesi için o toplumun değerler sistemini ve kurallarını kazanabilmesi gerekir. Bunlar sosyalizasyon süreci ile kazanılır ve psikanalitik kuramdaki yapısal kişilik modeline göre süperego olarak adlandırılır.
Adler de kuramında Freud’a benzer şekilde yaşamın ilk yıllarının, ilk yaşantıların ve toplumsal uyumun önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Bandura’ya göre insanların bir davranışı öğrenebilmeleri için, o davranışın başkaları tarafından nasıl yapıldığını gözlemlemeleri gerekmektedir.
İnsanların toplumsal yaşantılarında modelleri seyrederek öğrenmeleri oldukça yaygındır. Yetişkinler tarafından doğru ya da yanlış yapılan birçok davranış, çocuklar
tarafından model alınmakta ve taklit edilmektedir.
Sosyal Becerileri Etkileyen Faktörler
Ebeveyn Etkileşimleri
Çocukların sosyal becerilerinin temelinin oluştuğu ortam aile ve aile içi etkileşimlerdir. Aile sisteminin içinde, ebeveynlerin ev ortamının duygusal atmosferi, eşlerin memnuniyetleri, aile üyelerinin yaşları, cinsiyetleri, psikolojik ve ekonomik refah düzeyleri sıralanabilmektedir.
Akran Etkileşimleri
Okul öncesi dönemdeki akran ilişkileri, yaşamdaki ilk örnekler olmakla birlikte tüm gelişim alanlarını etkileyebilecek çok önemli işlevlere sahiptir. Akran ilişkileri sosyal gelişim açısından, sosyal becerilerin, kuralların, toplumsal rollerin öğrenilmesini ve uygulanmasını sağlayacak ortamların oluşmasını desteklemektedir.
Sınıfın Sosyal Ortamı
Okul öncesi sınıf ortamları, çocukların sosyal beceri ve sosyal yeteneklerine etki eden birçok çevresel faktörü içine almaktadır. Bu faktörler; sınıftaki oyuncaklar, materyaller ve bunların düzenlenmesi, gruptaki çocuk sayısı, akranların benzerlikleri, yaş grubu, akranların cinsiyetleri, yetersizliği olan çocukların normal gelişim gösteren çocuklara oranı, sınıf etkinlikleri ve düzenlenen etkinliklerin yapısı gibi geniş bir grubu oluştururlar.
Çocukların Bireysel Özellikleri
Çocukların sosyal becerileri öğrenme yetenekleri, yaşları, yetersizlik düzeyleri ve öğrendikleri becerileri davranışlarına ve etkileşimlerine yansıtabilme yeteneği gibi bireysel özelliklerinden kaynaklanan birçok faktörden etkilenir. Çocukların pek çok beceriyi okul öncesi eğitim kurumlarında ya da akran etkileşimleri içinde kazandıkları bilinmekle birlikte, her çocuğun söz konusu becerileri eş zamanlı kazanmadıkları bilinmektedir.
Okul-Aile İş Birliği
Bireylerin sosyal yapılarının belli bir ölçüde doğuştan ya da içgüdüsel olarak belirlendiğini savunan araştırmacılar olsa da insanoğlu pek çok şeyi öğrendiği gibi sosyalleşmeyi de öğrenmektedir. Bu nedenle anne-bebek ilişkisi başta psikoloji olmak üzere pek çok alanda sosyalleşmenin temeli olarak kabul edilmektedir. Çocukların yaşları büyüdükçe, bedensel, psiko-motor, bilişsel ve dil gelişimlerinde belirgin ilerlemeler görülür ve gelişim alanlarının birbirleri ile etkileşimleri de çocukların sosyal davranışları için belirleyici olur. Üç yaşla birlikte, çocuğun sosyal gelişimin önemli aşamalarından biri olan çevreye açılma davranışında ve etkileşimde bulunduğu kişilerin sayısında artış görülür.
Kaynakça
Alisinanoğlu, F. ve Özbey, S. (2011). Okul Öncesi Dönemde Sosyal Beceri ve Problem
Davranış Eğitimi Program Örnekleri, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul.
Akkök, F., İlköğretimde Sosyal Becerilerin Geliştirilmesi, Özgür Yayınları, İstanbul, 2010.
Akman, B., Gülay, H., Okul Öncesi Dönemde Sosyal Beceriler, Pegem Akademi Yayıncılık, Ankara, 2009.
Bacanlı, H. (2012). Sosyal Beceri Eğitimi (4.baskı), Pegem Akademi, Ankara.
Bacanlı, H. ve Erdoğan, F. (2003). “Matson çocuklarda sosyal becerileri değerlendirme ölçeğinin (MESSY) Türkçeye uyarlanması”. Kuram ve uygulamada eğitim bilimleri, 3(2), 351-379.
Çağdaş, A. ve Şahin Seçer, Z. (2011). Anne Baba Eğitimi, Eğiten Kitap, Ankara.
Çetin, F., Bilbay, A., Albayrak Kaymak, D., Çocuklarda Sosyal Beceriler, Epsilon Yayınları, İstanbul, 2003.
Goldstein, H., Kaczmarek, L.A. ve English, K.M. (2002). Promoting social communication: Children with developmental disabilities from birth to adolescence. Baltimore, Maryland: Paul H. Brookes Publishing Co, 6.
Gülay, H. (2009). 5-6 yaş çocuklarının sosyal konumlarını etkileyen çeşitli değişkenler. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(1), 106–109.
Gülay, H. ve Akman, B. (2009). Okul öncesi dönemde sosyal beceriler. Ankara: Pegem A Yayıncılık, 14-94.
Heckelman, L. R. ve Schneier, F. R. (1995). Diagnostic issues. Heimberg RG, Liebowitz MR, Hope DA, Schneier FR (eds). Social Phobia: Diagnosis, Assessment and Treatment. The Guilford Press, Newyork.
Ömeroğlu, E. , Büyüköztürk, Ş. , Aydoğan, Y. , Çakan, M. , Özyürek. A. , Akduman. G. G..... Okulöncesi Çocuklar İçin Sosyal Beceri Destek Eğitimi Öğretmen Rehber Kitabı, Fikriala Görsel İletişim Hizmetler. www.fikrialaajans.com
Özyürek, A. Ceylan, Ş. ‘’ Okul Öncesi Çocuklarda Sosyal Becerilerin Desteklenmesi
Konusunda Öğretmen ve Veli Görüşlerinin Belirlenmesi’’. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 35 (Ocak 2014/I), ss. 99-114.
Özyürek, A. Okulöncesi Çocukların Sosyal Beceri Düzeyleri ile Anne Baba Tutumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Millî Eğitim. Sayı 206 Bahar/2015.
Samancı, O. ve Uçan, Z. Çocuklarda Sosyal Beceri Eğitimi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2017 21(1): 281-288
Samancı, O. (2016). Okul ve Hayat Başarısında Ailenin Rolü. Erzurum: Nitel Yayınları.
Ünsal, F. Ö. (2010). Okul Öncesi Eğitim Kurumuna Devam Eden 60-72 Aylık Çocukların
Sosyal Duygusal Uyumları İle Davranış Sorunları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi,
Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
İstanbul.
Yıldız, A. (2004). “Ebeveyn Tutumları ve Saldırganlık”, Polis Bilimleri Dergisi 6(3-4): 131-150.
Yiğit, R. ve Yılmaz, H. (2011). “İlköğretim II. kademe öğrencilerinin sosyal beceri düzeyleri ile benlik saygısı arasındaki ilişkinin incelenmesi”. Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi 31, 335-347.