İstanbul
Halkalı

DOĞRU ANAOKULU SEÇİMİ

Doğru Anaokulu Nedir? Ne Değildir?

Anaokulunun gelişimsel anlamdaki önemini özellikle pandemi sürecinde, sosyal hayattan uzak kalan çocukların gelişimindeki geriden gelen basamaklar sebebi ile daha da iyi anladığımız bir dönemdeyiz. Özellikle 2-6 yaş dönemi, çocukların gelişiminde ciddi etkilere sahip bir dönem ve bu dönemde çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey ise rutin olarak katılacakları bir sosyal ortamdır. Bu anlamda haftada bir çocuklarımız ile gittiğimiz gezmekler ya da iki günde bir gidilen park aktiviteleri ne yazık ki yeterli bir sosyal ortam sağlamıyor. Anaokullarının önemi de tam bu noktada devreye giriyor. Okullarda başlayan erken kayıt dönemleri ile ebeveynlerin zihninde yine yoğun soruların olduğu bir dönem başladı. ‘Çocuğumu hangi okula vermeliyim? Gideceği okula mı devam etmeli? Doğru anaokulunu nasıl seçeceğiz?’ Gibi. Bu sorulara cevap olabilecek noktalara bakmak gerekirse;

Okula başlama yaşı çocuğa kazandırılması hedeflenenlerin değişmesi, çocukların gelişim özelliklerinin birbirinden farklı olması gibi etkenlerden dolayı her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Bu anlamda ülkeler arasında da değişiklikler söz konusudur. Örneğin, küçük yaş gruplarının okul sistemlerinde içinde bulunduğu ortam daha fazla oyun odaklı olmalıdır. 30 aylık bir çocuğa akademik yükleme yapılan bir okul fazla gelecektir. Küçük gruplarda amaç çocukların psikososyal gelişimine olumlu katkılar sağlamaktır. En önemli hedef çocukların benmerkezci yapıdan uzak, sosyal ve öz bakım becerileri gelişmiş çocuklar olmasıdır. Bizim ülkemizde de okula başlama yaşı ilkokul yaşının küçültülmesi ile erken zamana indirgenmeyi hedeflemektedir. Fakat buradaki en önemli sorun çocukların oyun odaklı sistemlerden ziyade küçük yaşta kendi bilişsel seviyelerinin üzerinde akademik yüklemelere maruz kalmalarıdır. Bu nedenle çocukları ilkokula hazırlarken oyun odaklı psikososyal gelişimi hedefleyen anaokulu seçimleri yapmak gerekmektedir.

Okula başlama yaşı geçmiş dönemlere göre 24 aylık gibi yaş aralıklarına kadar inmiştir. Şehirleşme, çalışan anne ve babaların sayısının artması gibi sebepler ile birlikte 0-6 yaş grubundaki birçok çocuk zamanının çoğunu ev içerisinde tek bir yetişkin ile ya da en fazla kardeşi ile birlikte geçirmek durumundadır. Eski dönemdeki gibi çocukların sokaklarda komşu çocukları ile bol bol oyun oynayarak vakit geçirmeleri ne yazık ki mümkün olmamaktadır. Çocuklar ev içerisinde daha çok televizyon ve tabletle oynayarak fiziksel enerjilerini dahi sağlıklı bir şekilde dışarı atamamaktadır. Bu sebeple çocukların 18-72 aylık dönemde sosyalleşmeleri, yaşıtları ile birlikte vakit geçirmeleri, enerjilerini sağlıklı bir şekilde dışarı atabilmeleri ve bağımsız karakterler geliştirebilmeleri adına anaokulları devreye girmektedir. Daha küçük aylık dönemlerde dahi (9-24 ay) anne bebek grupları çocukların sosyalleşmesi adına artılar sağlayan etkinlikler olarak devreye girmiştir.

24-36 aylık dönemde çocuklar öz bakımını yapan kişiden ayrılarak tek başına bir birey olduklarını anlamaya başlarlar, bu sebeple bu dönemde çocukların bireysel gelişimlerini desteklemek adına oyun grupları bu dönemdeki çocuklara tavsiye edilmektedir. Bu yaş grubu çocuklar henüz benmerkezci bir yapıdadırlar. Bu özelliği törpülemek, sosyalleşmelerini sağlamak ve gruplar içinde yer almayı öğrenmeleri adına yine oyun gruplarının artıları çok fazladır. Bu dönem çocuklarında gelişimsel olarak önemli mihenk taşları geçilmektedir. Bunlardan en önemlilerinden biride dil gelişimidir. Çocuklar aktif ve gelişmiş dil kullanımı aşamasına gelmek için sosyal ortama ihtiyaç duyarlar. Bu sebepledir ki dil gelişimi geriden gelen çocuklara anaokuluna yazdırılmaları tavsiye edilir. Böylece sosyal olarak dil kullanımına gereksinim duydukları için kısa sürede konuşmaya başlarlar. Bu yaş grupları ile ilgili genel olarak oyun gruplarının yeterli olacağını konuşuyoruz. Fakat annemiz çalışıyor ise bu yaş grubundaki çocuklara da tüm günü bir bakıcı ile evde geçirmelerindense daha sosyal ve kontrollü bir ortam olan anaokulunda tam gün olmalarını tavsiye etmekteyiz. Bu yaş grubunun okula başlamasındaki en önemli soru işaretlerinden biri okula başlamaları ile çok daha fazla hasta olacakları noktasıdır. Fakat şöyle bir gerçek vardır ki bir çocuk hangi yaşta okula başlarsa başlasın bağışıklık sistemi ilk kez değişik bir ortamla karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle çocuklarımız okula başladıkları zaman 4 yaşında da olsa 2 yaşında da olsa ev gibi aşırı korumalı ortamdan topluluğa gireceği için bağışıklık sistemi gelişene kadar hasta olma olasılığı daha fazla olabilmektedir. Yani düşünülenin aksine okula başlayan çocuğa hasta olmakla bir zarar gelmesinden ziyade bağışıklık sisteminin gelişmesi gibi bir kat sağlanmaktadır.

36-72 aylık arası dönemde çocuklar daha fazla kendi yaşıtları ile sosyalleşmeye ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle bu dönem tam da ebeveynlerin ‘artık bu çocuğa yetemiyoruz’ dedikleri dönemdir. Bu dönem çocukların sosyalleşmesinin yanı sıra birtakım gelişimsel sorunların (geç konuşma, alt ıslatma, motor becerilerde geriden gelme gibi) hızla ele alınması gereken de bir dönemdir. Bu iki noktada da anaokulları çocukların kendilerini ifade etmelerine sağlayan, gelişimi destekleyen ve bireysel olmayı öğrenebildikleri önemli bir kurumdur. Yine bu dönem çocukların akademik olarak ciddi anlamda beslenebileceği dönemdir. Buradaki akademik beslenmeden kastımız çocukların oyun içerinde bilişsel becerilerini geliştirebilecekleri aktivitelerdir. Fakat bu noktada altının çizilmesi gereken en önemli konu bilişsel gelişimin oyun içerinde desteklenmesidir. Çünkü bu dönem çocukları öğrenmeyi en iyi oyun içerisinde yapılan çalışmalar ile gerçekleştirebilmektedir. 

Eğitim sisteminde gerçekleşen değişiklikler sebebi ile çocuklar ilkokula geçmişe göre çok daha erken dönemde başlayabilmektedir. Bu sebeple 72 aylık öncesi başlayacak çocukların motor becerilerinin, sosyal gelişimin ve bilişsel gelişiminin bir uzman tarafından değerlendirilmesi çocuğun okul performansı açısından çok önemli bir kriterdir. İlkokula başlayacak çocuklara okul olgunluğu testleri uygulayarak çocukların okula hazırlıkları bir uzman tarafından belirlenmelidir. Varsa eksik alanlar da tespit edilerek bunların gerekli desteklemeler ile gelişmesi sağlanmalı ve ardından okula başlama dönemi belirlenmelidir. Bu alanların herhangi birinde henüz hazır olmayan çocukların ilkokula başlamasının ertelenmesinde fayda vardır. Çünkü bu şekilde başlayan çocukların akademik performansları ve motivasyonları zaman içerisinde düşüş gösterecektir.

Genel olarak baktığımızda 18-72 aylık dönemde çocuklar oyun odaklı, psikososyal gelişimi destekleyen aynı zamanda çocukları akademik olarak da oyunla ileriye hazırlayan okullara başlayabilirler. Fakat her zaman altını çizdiğim bir nokta var ki oda her çocuğun eşsiz olduğudur. Bu sebeple okula başlaması düşünülen çocuk bir uzman tarafından gözlemlenmeli ve değerlenmelidir. Bunun ardından bireysel olarak okula hazır bulunur ise okula başlamalıdır.

Keyifli okumalar dilerim..

UZMAN PSİKOLOG DENİZ AKGÜL